Bana masal anlat anne
Sare Şanlı
Üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen çocukluğumuza ait, hafızamızda tazeliğini koruyan kimi anılarımız vardır ya, eniştemin tuz masalı da benim için öyledir. Televizyonda akşam saatlerinde çocuklara hitap eden hiçbir programın bulunmadığı ve bu yüzden televizyon ile oyalanamadığımız , bilgisayar, tablet ve cep telefonları ile tanışmadığımız o yıllarda, çeşit çeşit oyun üretme kapasitesini kullanabilen şanslı çocuklardandık biz. Sevdiğimiz şeyler arasında bir de büyüklerden masallar dinlemek vardı. Eniştemi her gelişinde esir alır, kendine has üslubuyla anlatımı tam bir saati bulan upuzun tuz masalını ilgiyle dinlerdik. Benzer şekilde, anne ve babamın çocukluklarına ait anıları da masal tadındaydı bizler için.
Velhaısl, bizler masallarla büyüyebildik çok şükür, sayısız masal kitabına ve kaynağına kolayca ulaşabildiğimiz bu çağda, annelerin şefkatiyle ve gayretiyle günümüz çocuklarının da masallarla büyüyebileceğine inanıyorum. Çünkü insanlar arası diyaloğun azaldığı günümüz koşularında, anne ve çocuk arasındaki iletişimin en önemli unsurlarından biri olan masallar tahmin ettiğimizden çok daha gerekli.
“Çocuklarınızı masalsız bırakmayın, masallarla uyuyan çocukların hayal güçleri gelişir.”diyor ünlü pedagog Ulrich Diekmenyer.
Masallar sayesinde çocuğun hayal gücü geliştiği gibi, masal anlatarak onun dil gelişimine de katkıda bulunmuş olursunuz. Ayrıca çocuğu rutin hayatından çıkarıp hayal alemine giden keyifli bir yolculuğa çıkarırsınız. Masalı dinleyen çocuk düşünmeye başlar, karar verir, yargılar ve sorular üretmeye başlar. Hele de masal bir kitap üzerinden anlatılırsa çocuğun sanatsal yeteneği gelişir ve kitap diline alışmaya başlar. Masal esnasında çocuk birbirinden farklı duyguları tanıma ve tanımlama imkanı elde eder.
Dinlediği masallardaki karakterler hakkında hayaller kuran çocuk, olayların gelişimine göre iyiyi ve kötüyü, doğruyu ve yanlışı ayırt etmeyi öğrenir. Genellikle kız çocuklar kız, erkek çocuklar erkek karakterlerle özdeşleşerek ilerideki kişiliklerinin temellerini atarlar. [1]
Üstelik masallar yalnızca çocuğu uyutmak için anlatılmak zorunda değildir. Anne mutfakta yemekle uğraşırken, çocukla camdan dışarı bakarken, parka doğru yürürken de masallar üretebilir. Evdeki resimleri, fotoğrafları, çeşitli objeleri ve oyuncakları kullanarak, evin çeşitli bölümlerini de masala dahil ederek, beden dilini kullanarak masalı daha eğlenceli hale hatta bir tiyatroya dönüştürebilir.
Çocuğun yaşı ilerledikçe, gerçek dışı kahramanlar ve olaylardan oluşan masalların yerini yaşanmış hikayeler alabilir. Çocuğun büyüdüğünde de birçok masalı/hikayeyi hatırlayacağını göz önünde bulundurarak, peygamberlerin hayatlarından kıssaları, toplumda iz bırakmış değerli insanların hikayelerini, kendi çocukluğunuzda yaşadığınız ders verici, eğitici öyküleri anlatmak çok daha faydalı olacaktır. Bu şekilde çocuklarımızda çok farklı bir bilinç oluşturacağımızı unutmayalım.
Günümüz çocuklarının televizyondan ve internetten uzak bir hayat yaşamalarını beklemek hem zor hem de pek gerçekçi olmayabilir. Fakat en azından tv ve internet başında geçirdikleri vakti azaltarak, onlarla birebir iletişim kurmanın bir yolu olarak masallara başvurabiliriz. Aksi takdirde televizyon ve internet karşısında uzun süre vakit geçiren, masallardan mahrum bırakılan çocuk bir süre sonra maruz kaldığı bu “yapay öğrenme ortamında sorgulamaktan soru sormaktan vazgeçerek sadece kabul etmeyi öğrenecek ve medya ninnileriyle uyuyacaktır.” [2]
[1]Uzm.Dr. Gökçe Küçükyazıcı (Çocuk ve Ergen Psikiyatristi )http://www.cocukvegenc.com/
[2] Nurdoğan Rigel /Rüya Körleşmesi syf. 72
yayın : 6 Ocak 10:30
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder