Kuran günü mü yemek günü mü belli değil ise
Sare Şanlı
Türk hanımlarının ikram konusundaki abartılı tutumlarına takındığım tavır belli. Zaman zaman bu tavrımın kendi beceriksizliğimden kaynaklanıp kaynaklanmadığını sorgulamıyor değilim. Hiçbir zaman bir tabağa on çeşit sığdırmayı başaramadım. Ancak bunu da kendime dert edinmedim. Evime gelen konuğumun karnını da bir şekilde doyurdum, ihtiyacı ne ise elimden geldiği ölçüde tedarik ettim, o ayrı.
İtirazım; sohbetlerimiz, muhabbetlerimiz ve ilişkilerimiz için bir vesile olması gereken ikramın, asıl maksat haline dönüşmesi. Bir fincan kahveyi, bir tabak yemeği bahane ederek sevdiklerimizi görmekten ve onlarla hasbıhal etmekten ziyade, maharetlerimizi sergileme şölenine dönüştürdüğümüz ev ziyaretlerini yeniden gözden geçirme vaktinin çoktan geldiğini düşünüyorum. Dostlarımızı, akrabalarımızı, sevdiklerimizi ve hatta sevmediklerimizi evimizdeki sofralarda ağırlamak ve evde bulunan yiyeceklerin güzellerinden, tazelerinden ikramda bulunup misafirimize kıymet vermek eleştirilecek bir durum değil iken, hanımların kendisini bu uğurda haddinden fazla sıkıntıya sokması ve ikramda bulunmanın kadın cinsi arasında bir ‘rekabet meselesi’ haline dönüşmesi güzel bir hasleti olumsuz bir zemine taşıyor ne yazık ki.
Bebek mevlitleri, yeni ev alınınca yapılan ev okumaları ve en tuhafı da hanımların kendi aralarındaki Kur’an günlerini bir düşünelim. Halis niyetlerle yola çıkıldığı kesin, bebeğin eve gelişini Kur’an ziyafeti ve dualarla kutlamak son derece faziletli bir gelenek. Ancak bir de yapılan ikrama, yiyecek hazırlığına bakalım. Yeni doğum yapmış annenin ve hem anneye hem bebeğe bakmaktan yorulmuş akrabaların eve gelen otuz kırk kişiye güzel ikramda bulunacağım diye canhıraş yaptığı hazırlık ve koşuşturmaya doğru diyebilir miyiz?
Peki, hanımların Allah’ın kelamını, peygamberin sünnetini okumak ve öğrenmek üzere toplanmasında, hiç olmazsa haftada bir kez vahiyle muhatap olmasında ne gibi bir sorun olabilir? Oluyor maalesef. Anlamıyla okumayı, tefekkür etmeyi bir yana bırakın, lafzını kaç kişi dinliyor? Çoğu hanım, sıra biran önce ikram faslına geçsin diye börek çöreklerin hayalini kuruyor. Zira alışmışız, yemeden içmeden toplanamıyoruz, aç karnına Kur’an’ı anlayamıyoruz. Hatta daha ileri gideceğim, Kur’an’ı yemekli toplantılarımıza alet ediyoruz. Farkında değiliz, Hayat Rehberimizi alışkanlıklardan mütevellit lafzıyla okuyor ve okutturuyoruz. Yeni ev alınca, bebeğimiz doğunca, oğlumuz sünnet olunca, haftalık gün partilerimizde Kur’an okutunca üzerimizdeki yükü atmış oluyoruz.
Kur’an’ın bir gelenekten ötürü okunmasını atmışını aşmış bir teyzeye anlatmak belki zor, ancak tahsilli genç insanımızda da aynı hastalıklı düşünceler var ise acilen önlem lazım.Kur’an ve hadislerden ala ikram, onlardan ala ziyafet olmaz! Hanımların bu konuda ikramı en asgarisinden tutarak gönülleri, ruhları ve akılları beslemeye yönelmesi gerekli. Kimse birbirinin Kur’an toplantısına doksan kilometrelik mesafeden gelmiyor, dolayısıyla herkes evinde karnını doyurabilir. Ev sahibi de bir içecek yahut sadece bir tatlı, lokum, meyve vb tek bir çeşit yiyecek ikram ederek ve ikram faslını hızlıca geçerek asıl olan Kur’an ve hadis ikramıyla misafirlerini ağırlayabilir. Nitekim uygun olan ve asıl yaygınlaştırılması gereken de budur. Böylece kısa tutulabilen ziyaretler sayesinde ev sahibi de zahmetten kurtulur, misafirlere hayırlı işlerini devam ettirmek için vakit kalır.
Ne kadar yazılsa, söylense de, gelen misafirlerin mükellef sofra beklentileri yüzünden bu alışkanlığımızın kolay kolay kalkamayacağını biliyorum. Ancak birileri, bazı olumlu eylemlerin öncüsü olmak adına elini taşın altına koyacak, insanlar eleştirse de, garip bulsa da, Rablerinin rızasını kazanmak ve kendinden sonra gelen nesillere doğru bir örnek oluşturmak ve ‘kolaylaştırmak’ adına kendini kurban verecek.
yayın : 26 Mayıs 10:19
* Her yazarın yazısı ancak kendini bağlar. Yazıyla ilgili hukuki sorumluluk yazara aittir. Sitede yayınlanan hiçbir yazı sitenin “genel görüşü”nü yansıtmaz ve ony5irmi5 hukuki olarak sorumlu tutulamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder