5 Ağustos 2014 Salı

ÇOCUK VE DİNİ EĞİTİM

Çocuk ve dini eğitim

 Sare Şanlı

Elinize bir mikrofon alıp, sokaklara inseniz, karşılaştığınız insanlara “Dindar insan kimdir?” diye sorsanız, sizce ne cevap alırsınız? Yıllardır değişmeyen bir algıyla, dindar insanın “çokça namaz kılan, ibadet eden insan” olduğu tanımıyla karşılaşacağınız kesin. Pek az kimse dindar insanın Allah’tan korkan, onun emir ve yasaklarını yerine getirmek için çabalayan, tefekkür eden, aklını kullanan, güzel ahlak sahibi bir insan olmasından bahsedecektir. Bu algı(dindarlığın tek ölçüsünün namaz, örtü, sakal gibi görünen unsurlar olması)  bu topraklarda uzun zamandır değişmediği için, “ne kötülük varsa, hacıda hocada var” kabilinden sözler makes buluyor. Doğal olarak çocuklarımızın dini eğitimi söz konusunu olduğunda da, çokça sure ezberleyen, 32 farzı bir çırpıda sayabilen, Kur’an alfabesini öğrenen bir çocuğa yeterli din eğitimini verdiğimizi düşünüyoruz. Fakat yanılıyor en azından eksik kalıyoruz.
3-4 yaşlarındaki çocukların Kur’an’dan sureler okuması elbette hoşumuza gidiyor. Fakat ilerleyen yaşlarda Kur’an anlamından bihaber okunmaya devam edildiğinde çocuğun bir başka yabancı dilde şiir veya şarkı ezberlemesinden farkı kalmıyor. “İyi de çocuk anlamını nasıl idrak etsin?” diye sorulabilir. Çocukların zekâsını tam da bu noktada küçümsüyor ve büyük hatamızın temelini burada atıyoruz. Oysa bilimsel veriler bugün bir çocuğun üç yaşına kadar 5-6 yabancı dil öğrenebileceğini söylüyor. Bilimsel veriler bir yana, ebeveynler olarak kendi çocuklarımızın yanında konuştuklarımıza dikkat etmediğimizde, anlamaz sandıklarımızı hiç olmadık ortamlarda nasıl da anladıklarını ve kullandıklarını fark ettiğimizde yaşadıklarımızı hatırlayalım.  Peygamberimizin başta Hz. Ali olmak üzere çocukları da ilmi meclislerde oturtması, onları ilimle yoğurması manidardır. Asla çocukları fikri ortamlardan uzaklaştırmamış, onları ilim öğrenme edebinden mahrum etmemiştir.
Kıymetli düşünür Metin Önal Mengüşoğlu ‘Zihni Karışıklar İçin Alışkanlık Reçetesi’ isimli kitabının bir bölümünde çocuklara verilen dini eğitim konusundaki fikirlerini şöyle izah ediyor: “Siz siz olun amelle başlayıp zihniyet teşekkülünü sonraya atmayın. Çünkü amel bir mükellefiyettir. Bütün ameller bir niyet ve vakit ile mukayyettir. İbadete alıştırmak yerine muhakeme mekanizmasını işletmeyi öğretmek, fikir imalatı etütleri yaptırmak ve ahlaki olgunluğu geliştirmek daha sağlıklıdır. Amelleri sırf alışkanlık olduğu için yerine getirmek bir fayda vermez.” *
İbadetten yoksun bir din düşünülemez ancak ibadetler güzel bir ahlakın üzerine inşa edilirse bina sağlam olur. Bana kalırsa biz ebeveynlere düşen, çocuklarımızın güzel bir ahlaka sahip olması için kendi ahlaklarımızı güzelleştirmeye devam ederek iyi bir örnek teşkil etmek, ibadetlerin anlamı hakkında çocuğu bilgilendirmek ve onların yüksek zihinsel kapasitelerini küçümsemeden anlatmak, izletmek ve kavratmaya çalışmak olmalı.  İyi kul olmanın birden fazla cephesi olduğunu ve her birinin hakkını gözetmek gerektiğini –yaşayarak- anlatmalıyız.
Masal diye kırmızı başlıklı kızı yiyen kurdu, Hansel ve Greteli pişirmek isteyen ruh hastası cadıyı anlatmakta sakınca görmüyor, çocuklarımızın zihinlerini hayali varlıklarla dolduruyor ancak Hz. İbrahim’in putları nasıl kırdığını çocuğumuzun anlamayacağını düşünüyoruz. Alışveriş merkezinde çocuk gezdirmeyi normal bulurken, Filistin için, Suriye için, Türkistan için düzenlenen bir geceye, bir protestoya, duaya, namaza çocuğumuzu götürmeyi uygun bulmuyoruz.
Tercihlerimize dikkat! Disney çizgi filmleri de elimizin altında, Hz. Musa’nın, Hay bin Yakzan’ın hayatını anlatan çizgi filmler de. Pastalı börekli altın günleri de yapabiliriz, çocuklarımızı da yanımızda götüreceğimiz beyin fırtınaları yapılan, Kur’an’ı anlamak için çaba sarf edilen ilim günleri de. Biz çocuklarımızı anlamaz, aklı ermez diye fikir etütlerinden mahrum ettiğimizde, berrak zihinleri lüzumsuz bilgi ve düşünce biçimleriyle dolacak. İşte tam da bu nedenle dini eğitimi, anlamını idrak etmeden bol miktarda sure ve hadis ezberlemekten ziyade sayısını önemsemeden çocuğun idrak ettiği ve içselleştirdiği miktarda öğreti ile sağlamalıyız. Bu noktada Gazali’nin de öğütlediği gibi kıssalardan, alimlerin, büyük zatların hayat hikayelerinden, doğunun kadim bilgeliklerinden yararlanmalıyız ki çocuğumuzun kalbinde salih kimselere karşı sevgi yeşersin.
*Zihni Karışıklar İçin Alışkanlık Reçetesi / Metin Önal Mengüşoğlu, Beyan yay. syf 86 
yayın : 30 Haziran 11:35

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder