16 Nisan 2013 Salı

CEMAATLE NAMAZA ÖZLEM


Cemaatle namaza özlem


etiketler: sare şanlı cemaat namaz
Geçenlerde bizim ufaklığı anneme emanet edip, eşimle birlikte ufak bir gezinti yapalım dedik. Dünyevi zevklerden az buçuk nasiplendikten sonra, ikindi namazını zaten görmeyi çok istediğim Mimar Sinan Camii’nin (Ataşehir/İstanbul) cemaatiyle birlikte kıldık. Fani dünyanın gelip geçici hazlarından sonra camide, üstelik de cemaatle namaz kılmak, topluca ibadet etmenin insan ruhunda uyandırdığı gerçek hazzı yaşamak çok iyi geldi doğrusu.
Oğlum iki buçuk yaşına doğru yol alıyor. O doğduğundan bu yana cemaatle kıldığım namazların sayısı iki elimin parmaklarını geçmiyor ne yazık ki.
Keşke bir köşede uslu uslu otursa ve ben namazlarımı ara sıra cami cemaatiyle beraber kılabilsem. Ama olmuyor, çocuk çocukluğunu yapıyor, kaçıyor, tehlikeye gidiyor, anne diye ağlıyor, gürültü yapıyor, kısaca cemaatle namaz kılmayı benim için şimdilik erteletiyor.
Diyeceksiniz ki, çocuk sahibi olmadan önce her gün cami cemaatiyle mi kılıyordun namazlarını? Maalesef hayır. Asıl sorunum(uz) da bu. Cemaatle namaz kılmak, biz Türkiyeli bayanların gereksinim duymadığı ve gereksinim duymayınca da bu uğurda çaba göstermediği bir sünnettir. Peygamberimizin yaşadığı dönemde çocuklu hanımlar sabah namazlarına dahi çocuklarıyla birlikte gelmiş iken, bizler yıllardır bayanlar olarak camileri o kadar ıssız bıraktık ki…
Toplanmak için yemeli içmeli ev toplantılarını tercih ettik. Alışverişe çıkmak zor gelmedi de, camiye gitmeyi yük olarak algıladık. Erkeklerin hanımları camiden uzak tutma çabasına da yürekten itiraz etmedik, itiraf edelim kimilerimizin işine bile geldi bu durum. Bu nedenle bugün cemaate katılmak istediğimizde tuhaf bir istekte bulunmuşçasına yadırganıyoruz.
Elbette istisnai uygulamalar var. Hanımların kalabalık bir cemaat oluşturduğu, faaliyetlerde bulunduğu, çoluk çocuk hep birlikte faydalandığı camiler de mevcut. Zaten benim heves ettiğim şey de bu tür istisnai uygulamaların genelleşmesi, her caminin coşku dolu Müslüman hanımlarla dolması. Çünkü “Biz yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz” ayetindeki o “biz”in gücünü hissetmeye muhtacız. Dünya hayatının süsünden, şeytanın aldatmasından korunmak istiyorsak, bir başımıza ve savunmasız kalmak yerine, inanan kardeşlerimizle birlikte olmanın güven ve coşkusunu yakalamayı istemek ve bu uğurda çabalamak zorundayız.
Bir düşünüyorum da cemaatle kılınan namazda o kadar çok fayda var ki insanoğlu için... Kaybettiğimiz birçok değeri cemaatle namaz kılarak tekrar kazanabiliriz. Bencil, yalnız ve monoton hayatlarımıza çeki düzen vermek için caminin huzur dolu atmosferi bulunmaz bir nimettir.
İnsan cemaate katılarak, evin, iş yerinin yani rutin hayatının dışına çıkar, mahallesindeki mütedeyyin insanları tanır, onlardan haberdar olur. Hal hatır sorar, sıkıntısını bilir ve gidermeye çalışır. Anlatır, dinler, paylaşır. Hakkı ve sabrı tavsiye eden müminlerden oluşan bir çevresi olur.
Evde, iş yerinde insanı namazı huşu içinde kılmaktan alıkoyan onlarca etken varken, cami insana eşi bulunmaz bir manevi ortam sunar. Ruhun huzurla dolmaması imkânsızdır camide. Monotonluktan bunalan, dert sahibi birçok insan için ne büyük farklılıktır cemaate karışmak. Depresyondan kurtulmak için en etkili çözümdür.
Daha sayamadığım nice nimeti, güzelliği ve faydayı barındırır camileri, mescitleri hayatın merkezi kılmak. Zaten “Mümin mescitte sudaki balık gibidir, münafık ise kafesteki kuş gibi.” hadis-i şerifi inanan bir kulun mescitle, camiyle olan bağının ne şekilde olmasını gerektiğini açıkça belirtiyor.
Öyle ki; kalbi mescitlere sevgi bağıyla bağlı Müslüman*, hiçbir gölgenin bulunmadığı günde, Allah’ın arşının gölgesinde gölgelendirilecek 7 tür insan arasında olmakla müjdelenir.
Camilerimizi yetim bırakmayarak, ümmet olmanın hakkını vererek, hiçbir gölgenin bulunmadığı o kaçınılmaz günde, Rabbimizin gölgelendireceği kullardan olmak duasıyla…
*(Bu güzel hadisin tamamı) Ebu Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teala, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
Adil devlet başkanı,
Rabbına kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
Kalbi mescitlere bağlı Müslüman,
Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine "Ben Allah'tan korkarım" diye yaklaşmayan yiğit,
Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
Tenhada Allah'ı anıp gözyaşı döken kişi." (Buhari,Muslim)
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder