30 Eylül 2013 Pazartesi

EVDE PİNEKLEMEK

Evde pineklemek

 Sare Şanlı
Modernleşme ve kentleşme sürecinde evlerin gitgide ıssızlaştığı aşikâr. Evi akşamları uğranan ve uyunan “otel odaları” olarak tanımlayabiliriz artık. Bu istenmeyen ama kabullenilen durumu açıklamak/meşrulaştırmak için uzun mesai saatlerine ve ailenin tüm üyelerinin çalışıyor olmasına sığınılabilir mi?
Aslında insanları evin dışına iten tek faktör mesai saatleri değil. Kamusal alanın alabildiğine cazip olması günümüz insanı için evde vakit geçirmeyi başlı başına bir sorun haline getiriyor. Bugünün şartlarında ve ölçütlerinde dışarısı ne kadar canlı, çekici ve renkli ise ev de bir o kadar sönük, sıkıcı ve renksiz. Bir cafede içilen çayın yanında evin sıcaklığında ve aile ortamında içilen çay lezzetsiz ve kıymetsizdir. Film evde değil sinemada izlenir, arkadaşlar eve davet edilmez “mekan”da buluşulur… Gezip dolaşılacak onca yer varken evde “pineklemek”, evde “kös kös” ve “boş boş” oturmak hiç akıl karı değildir. Terimlere dikkat! Ev günümüzde pineklenilen, kös kös oturulan, boş boş vakit öldürülen atıl bir mekan olarak tanımlanmaktadır. Bir iş dışarıda yapıldığında “iş” olarak tanımlanırken, evde yapıldığında “hiç” kategorisine taşınmaktadır. Bu tanımlama biçimleri de insanı evden uzaklaştırmaya yetecek kadar etkilidir.
Ebette evde boş boş/kös kös oturan bir insan tipi vardır. Erkek versiyonu televizyon-internet başında, kadın versiyonu televizyon-internet ve mutfak-temizlik arasında vaktini bile isteye öldürmekten en ufak bir rahatsızlık da duymaz üstelik. Lakin evde faydalı bir şeylerin yapılabileceğini düşünemediğinden boş oturan bu tip ile vaktini dışarıda amaçsızca ve bilinçsizce tüketen tip arasında hiçbir fark yoktur. Yani evde pinekleyeni küçümseyen bakış açısına sahip insan dışarıdayken daha yararlı bir iş yapmıyordur, o da dışarıda pinekliyordur bir bakıma.
Mevcut düzen evde faydalı bir şeyler yapılabileceğini, üretken olunabileceğini bilinçli bir şekilde siler akıllardan. İnsanı evin dışında pineklemeye davet eder. Bunu yapmak zorundadır ki çarkını döndürsün. Dışarıda pinekleyen insan evindeyken yapamayacağı harcamayı dışarıda fazlasıyla yapacaktır. Otobüse yahut arabasına binecek, alışveriş yapacak, yiyip içecek, dışarı çıktığı için daha düzgün giyinmesi gerektiğinden daha fazla alışveriş yapacak ve böylece tüketecek, para harcayacaktır!
Hatta işin en ilginç ve komik tarafı pineklemekten korktuğu evi için mobilya, perde, masa, süs eşyası almak için dışarıda vakit tüketecek durmaksızın. Bu kadar özenle döşenen evde vakit geçiremeyecektir de oysa.
                                                                       *
Keşke insanlar evde boş boş oturabilse. Ciddiyim. İnsanlar boş oturmayı bir becerebilseler! Çünkü düşünmek/tefekkür etmek ve üretmek için hakiki manada boş vakit gerekir. Çağımız insanının boş vakti hiç mi yok? Var olmasına var ama o bu boş vakti, abartılı ev işleriyle, televizyonun faydasız programlarıyla, internetin hızına yetişilmesi mümkün olmayan iletilerini takip etme çabasıyla öldürüyor. “Boş” kalmaktan alabildiğine korkuyor fakat boşluğu neyle dolduracağını bilmiyor.
Dünyanın tuzaklarına, oyuncaklarına kanmadan hakiki manada boş kalabilen insan mutlaka bir şeyler düşünmek ve üretmek isteyecektir. Okuyacaktır, öğrenecektir, el sanatlarına, teknolojiye vs ilgi duyacaktır. Evini bir atölyeye, okula bir üretim merkezine çevirecektir. Nitekim buna çok ihtiyacımız var.
Çünkü ailenin hayat bulduğu, ilişkilerin kuvvetlendiği, zihnin ve ruhun kendini güvende hissedebileceği en kıymetli mekan olan evler pineklenilen yerler olmaktan çıkıp yaşanabilen yerler olmaya doğru evrilmek ihtiyacındadır.  Evi en çok da kadın için yeniden tanımlamak ve hem kadın hem de erkek için hayatın merkezi haline getirmek bir zorunluluktur.
yayın : 23 Eylül 11:59

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder