Organik bilgi
Sare Şanlı
Bundan elli yıl evvelinin insanlarına organik pazardan bahsetseydik tepkileri ne olurdu acaba? Hemen hemen her gıdanın zaten organik olduğu bir dönemde muhtemelen organik gıda terimine bir anlam veremezlerdi. O yıllarda yeni yeni tüketimine başlanan sayıca hayli az margarinli pastane ürünleri, birkaç bisküvi çeşidi, süt tozu gibi işlenmiş, bozulmuş gıdalar dışında meyve sebzenin tamamı, yoğurt, süt, yumurta tavuk vs alabildiğine doğal ve organikti.
Bugün katkı/koruyucu maddesiz, işlenmemiş, genetiği değiştirilmemiş, paketlenmemiş ve sağlığa zararı olmayan natürel gıdalara ulaşmak epey zorlaştı. Ulaşabildiğimiz her gıdaya şüpheyle bakar hale geldik. İçinde bir katkı maddesi olup olmadığından emin olamıyoruz. Bu yüzden sağlığını düşünen insanlar bozulmuş ürünlerden mümkün mertebe uzak durmaya çalışarak organik gıda pazarlarına yöneliyor.
Gıdada olduğu gibi, temizlik ürünlerinde, mutfak eşyalarında, tekstilde de organik etiketini arıyoruz. Peki günün birinde bilgi için de organik etiketi arayacak mıyız? Bence evet. Belki de o günler tahmin ettiğimden daha yakındır. Çünkü son yıllarda çoğumuza göre müsebbibi internet olan bilgi kirliliğinden bahsetmeyen kalmadı.
Günümüzde yiyip içilebilen her şeyi gıda kategorisinde değerlendirdiğimiz gibi, duyduğumuz, okuduğumuz, izlediğimiz her veriyi de bilgi kategorisine yerleştirdik. Bu yanlış sınıflandırma bilgi kirliliğine giden yola asfalt döşedi. Buna ilaveten bilgi diye tanımladığımız birçok şeye katkı maddeleri bulaştı. Öznelliğin ağır bastığı, soslu, baharatlı bilgiler ile saf bilgiyi ayırt edebilmek gitgide zorlaşıyor.
Marketlerde, pazarlarda, cafe ve restoranlarda gıda var, ama ambalajlı, anlık doyurup çabuk acıktıran, faydadan çok zarar sağlayan… Vücudun ihtiyaç duymadığı çikolatalı tatlılara, kremalara, kahve, çay, cips, bisküvilere her yerde her zaman kolayca ulaşabilirken, doğal yoğurt, hormonsuz domates, katkısız ekmek bulmak için epey uğraşmak gerek.
İnternette, gazetelerde, tabletlerde bilgi var. Ama oyalayıcı, abur cubur bilgilerden… Saçlarının daha sağlıklı görünmesini isteyenler, sevdiği şarkıcının akşam yediği yemeği öğrenmek isteyenler, halısındaki lekenin nasıl çıkarılacağını bilmek isteyenler için seçenek çok. Sahici bilgiye ulaşmak, hakikate götüren bilgiyi bulmak için ne yapmalı? İnternetten cömertlik beklememek gerektiğini söylüyor Alev Alatlı.
Organik gıdaya ulaşmak zordur ve pahalıdır bu yüzden belli bir kesime hastır. Organik bilgi de öyle olacak büyük ihtimalle. Kütüphanelerden, bilge insanlardan, eski kaynaklardan bilgi elde etme çabasına girecek insanoğlu. Google yerine bir bilene soracak. Köylünün yaptığı doğal tarımda gübreden, satın alınmış tohumdan uzak durulduğu gibi, teknolojiden, en çok da internetten uzak kalanlar organik bilgiye sahip olacak belki de. Yurt dışından gelen tohumların genetiğinin değiştirilmiş olması endişesiyle mevcut yerli ürünün tohumundan ürün elde edilmesinin tercih edilmesi gibi, dış kaynaklı bilgilerde de komplolar, tuzaklar aranacak, bilgi sorgulanacak testlerden geçirilecek.
Bozulmuş her gıdanın kısa ve uzun sürede insan sağlığına vereceği zarar nasıl inceden inceye hesaplanıyorsa, organik olmayan her bilginin de zihne vereceği zarar hesaplanacak.
Bugün bünyelerimiz gıdamsı ürünlere bebeklik çağından başlayarak maruz kalıyor, günlük beslenmemiz içinde doğal olmayan gıdanın tüketimi doğal gıdayı kim bilir kaça katlıyor? Kimileri böyle giderse gelecek nesillerin sağlığının bozulacağını iddia ediyor, kimileri artık neslin bozulmuş gıdalara alıştığını söylüyor.
Organik olmayan bilgi nelere yol açacak peki? Zihinlerimizin sağlığı mı bozulacak, yoksa ona da alışacak mıyız? Bazı insanların hazır yoğurt tüketmeye alışmaktan doğal yoğurdu yiyemeyişi gibi, bozulmuş bilgi tüketmeye alışanlarımız organik bilgiyi bir türlü içselleştirmeyecek mi? Belki de “Haber-bilgi fazlalığı olgular konusunda bir yargıya varılamamasına ve kafaların karışmasına yol açabilir” diyen Baudrillard haklı çıkacak. Bozulmuş gıdaları tüketen insanoğlunun kanserle burun buruna yaşadığı gibi, bozulmuş bilgi de zihinsel kanseri doğuracak.
yayın : 2 Eylül 10:23
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder