1 Ocak 2013 Salı

BU ZAMANDA ÇOCUK OLMAK

BU ZAMANDA ÇOCUK OLMAK
Bu zamanda çocuk olmak ne kadar zor! Annemin güvenli bedenini terk edip, o bilinmez dünyaya gözlerimi açmak kolay oldu sanmayın. Tek tesellim annemin ılık sütü olmuştu ama uzun sürmedi ne yazık ki. Daha dört aylıktım biberonla tanıştığımda. Annemin doğum izni bitmiş ve beni kokusunu hiç tanımadığım başka bir kadına bırakıp gitmek zorunda kalmıştı.


 Taa akşam oluncaya hava kararıncaya kadar bu kadınla kaldım ve annemin gelmesini bekledim. Sütü çok özlesem de zamanla mamanın tadına alışıp vazgeçtim en temel besinimden.
Ne çabuk geçti zaman ve ben ne çabuk büyüdüm. Oyuncaklarım oldu, hem de bir oda dolusu. Her istediğiniz, her gördüğünüz oyuncağı kapıp getirdiniz eve.  İstediklerimi değil istemediklerimi de alarak tatminsizlik duygusuna ittiniz beni. Pilli, ışıklı, gürültülü oyuncaklar sayesinde kendi kendime oyun üretememeyi öğrendim. Sonra aldığınız oyuncaklara sevinmediğimi görüp şaşırdınız. Oyuncak sayım arttıkça daha çok sıkıldım daha tatminsiz oldum.
Toprakla oynayamadım, koşup zıplayamadım sınırsızca. Hep dört duvarın ve beton yığınlarının arasında sıkışıp kaldım. Kainatı tanımama imkan vermediniz. Bir meyveyi dalından koparıp yiyemedim, inekten nasıl süt sağılır, nasıl yoğurt mayalanır göremedim. Tavuklara yem veremedim, bir çiçeğin büyümesini seyredemedim. Ancak hava güzel olunca götürdüğünüz parklarda üstüm kirlenir diye gönlümce değemedim toprağa, çimene, ağaca. Bir köpeği sevmek istediğimde mikrop kaparım diye uzaklaştırdınız.

Canım sıkılınca beni AVMlere götürdünüz. Güneşi görmek yerine, kapalı mekanların insanı yoran ışıklarına maruz kaldım. Soğuk havadan korkup açık alanlara çıkarmadınız, bu defa kapalı alanların klimaları hasta etti beni.  Çılgınca tüketmeyi gösterdiniz bana ve ben üreten insanları hiç göremedim.

Abur cuburla o kadar erken tanıştırdınız ki, onları yemeyi alışkanlık haline getirmekte hiç zorlanmadım. Bebe bisküvileriyle başlayan serüvenim, şekerlemeler, cipsler, çeşit çeşit bisküvilerle devam etti. Sonra yumurta yemediğim, süt içmediğim için şaşırdınız.  Beynim hazır ürünlerin lezzetine hayır diyemez hale gelince, doğal olan ürünleri yiyemez oldum. Canım ne zaman isterse o zaman yemek getirdiniz önüme, sofra kültürünü tanıyamadım böylece. Saat kısıtlamam olmadı, miktar kısıtlamam da. Küçük yaşta obeziteyle tanıştım sayenizde.

Evde vakit geçirmenin en eğlenceli yolunun televizyon izlemek olduğunu öğrenmek fazla zamanımı almadı. Kendi işlerinizi yapmak istediğinizde, yada beni başınızdan savmak istediğinizde çizgi filmin başına oturttunuz beni. Hepsini izledim hatta ezberledim. Sonra canımın istediği çizgi filmi, canımın istediği saatte izlemek istedim, internetle buldunuz çözümü. Ya tv, ya bilgisayar yada cep telefonu… Beni oyalayacak bir ekran vardı her daim. Siz önemli işlerinizle ilgilenirken ben saatlerimi ekran karşısında geçirdim. Bol bol reklam izlemeyi, reklamlarda gördüğüm şeylere sahip olmayı istedim.

İyi bir anne baba olmak için kendinizi tatmin eder gibi yerine getirdiniz isteklerimi. Her istediğimi elde etmeyi öğrettiniz.
İşten geldiğinizde hep yorgun, gergin ve stres yüklüydünüz. Soru sormamı, sizi rahatsız etmemi istemediniz. Zaten bütün gün benim geleceğim için çalışıyordunuz, bir de benimle oyun oynamaya haliniz kalmıyordu. Patron size kızdığında hıncınızı benden aldınız. İşteki başarısızlıklarınızın sorunlarınızın acısını benden çıkardınız. Bana gücünüz yetiyordu, bana kızıp bağırdınız. Suçlu gibi hissettirdiniz bana kendimi, değersiz ve rahatsız edici hatta.

Büyümeyi ne çok istediğimi biliyor musunuz? Çünkü çok zor bu zamanda çocuk olmak…



Sare ŞANLI
k

2013-01-01 18:38:19

1 yorum:

  1. Aynen katiliyorum. Hic üreten insanlar görmedim kismi cok güzeldi. Yiyecekler kismi da. Toprakla tanisamadim kismi da.

    YanıtlaSil