3 Nisan 2014 Perşembe

EV İŞLERİNİ ABARTTIK

Ev işlerini abarttık

 Sare Şanlı

Geçtiğimiz haftalarda OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) Dünya Kadınlar Günü raporunu açıkladı. Bu rapora göre ev işlerine en çok vakit harcayan kadınlar günde 377 dakika(6 saat) ile Türk kadınları çıktı. Tekrar tekrar baktım, her gün tam 6 saat!
Sorun nerede diye düşünmeden edemedim. Neden Türk kadını, zaman gibi kıymetli bir mefhumu idrak edemiyor ve bir günün tam 6 saatini ev işleriyle ziyan ediyor? Gerçekten iş yükü çok mu fazla, Türk erkeği daha temiz bir ev mi bekliyor, Türk çocuğu evi daha mı fazla kirletiyor?
Bana kalırsa plansızlığımız, çocuklara gereken sorumluluğu vermeyişimiz, evin tüm işini kadının sırtına yüklememiz veya biz kadınların gönül rızasıyla kapasitemizden fazlasını bizzat yüklenmemiz sorunun nedenleri arasında. Evlerimizi pratiklikten uzak dizayn ediyoruz, misafir öncesi ve sonrası temizlikler, bayram temizlikleri, bahar temizlikleri gibi temizlik türleri üretiyoruz. Çocuklarımızın suyunu bile biz getiriyoruz, onlara dağıttığını toplamayı, kirlettiğini temizlemeyi öğretmiyoruz.
İki kadın karşılaştığında aralarında gelişen diyaloglara dikkat edelim, kadınlar çoğunlukla ev işlerini yetiştirememekten, çok işlerinin olduğundan, biriken ütüden, pişirilecek yemekten, silinecek camdan bahsedip yorgunluk ve bezginliklerini dile getiriyor. Güne başlarken amaç; evin silinip süpürülecek, tozu alınacak köşelerini bulmak, hangi tatlının yapılacağına karar vermek, ütülenecekleri bitirmek, mutfağı toplamaktan ibaret ise,kadınlarımızın ciddi bir boşluk, anlamsızlık ve amaçsızlık sorunu olduğu söylenebilir. Çünkü ev işleri bir amaç olamaz. Bir kadın kendisini günün büyük bir kısmını temizlik yaparak geçirmeye adayıp, bunu hayatın tek gayesi haline getirdiğindedepresyondan ve değersizlik hissinden nasıl kurtarabilir? Ömrünün sonuna geldiğinde durmadan temizlediği ev eşyalarından, fütursuz sarf ettiği enerjisinden geriye ne kalır ki?
Ne yazık ki, ülkemizde bir kadının kocasına hizmet edip, çoluğunu çocuğunu büyüterek evinde oturmasıyla kolayca cennete gidebileceği gibi dar ve yanıltıcı bir inanç vardır. Kadınlarımız da diğer sorumluluklardan kaçmak biraz işlerine geldiğinden bu inancı kolayca benimserler. Kadının aklını, becerilerini küçümseyen, onu kapasitesini kullanmaktan men eden ve amaçsızlaştıran bu inancı sorgulamak gerek. Kur’an’da ve İslam geleneğinde kadını “helal dairesinde” eğitimden, sosyal hayattan, üretmekten men eden hiçbir kural yoktur. Bir kadın da Kur’an’ı, İslam’ı bir erkek kadar öğrenmek, anlamak, yaşamak ve tebliğ etmekle yükümlüdür. Tüm bu yükümlülükler ortadan kaldırılıp, bir kadın sadece annelik ve eşlik kavramları üzerinden değerlendirildiğinde o kadının ev işlerinin kısır döngüsü içinde kaybolmaması mümkün müdür?
Hiçbir sorumluluk ve hiçbir amaç edinmeksizin yaşayan kadının günlük planı ev süpürmek, haftalık planı cam silmek, aylık planı da vitrindeki ıvır zıvırın tozunu almak olacaktır. Boşluk ve anlamsızlık duygularının esiri olan kadın içinde gizlediği, bastırdığı veya farkına varamadığı kapasitesini, enerjisini, azmini evini gereksiz yere temizleyerek, kendisine yeni yeni ev işleri çıkararak, pasta börek yaparak, dantelli havluları ütüleyerek, süs eşyalarının tozunu alarak boşa harcayacaktır.
Peki, ne yapmalı? Ev işlerinin kendi kendine azalmasını bekleyemeyiz, dışarıdan bir yardımcının o işleri yapması da çoğunlukla geçici bir çözümdür. Sorun ancak ev işlerinin aile bireyleri arasında kapasiteye göre paylaştırılması daha elzemi, yegâne amaç olmaktan çıkarılması ve kadının kendisine daha aşkın hedefler belirlemesiyle ortadan kalkar. Günlük hayatın çok ötesinde, ulvi gayeler uğrunda çaba gösterilmeden, sürekli bir uğraş, bir hareketlilik, bir gelişme halinde bulunmadan, Türkiyeli kadın ev işine harcadığı süreyi azaltamaz.
Bu ulvi gayeler ve uğraşlar üzerinde düşünmeli. Toplumumuzda kaç hemcinsimiz iman ettiği kitabını, müminlerin yol haritası Kur’an’ı mealen, anlayarak yani maksadına uygun olarak baştan sona okumuştur? Kaçı bir sanat dalıyla, bir spor dalıyla uğraşmaktadır veya bir şeyler öğrenmek için bir kursa, bir derse katılmaktadır?  Günlük altı saat harcanan ev işinden iki saat eksiltebilen bir kadın tüm bunları rahatlıkla yapabilir oysa (eksiltmeden de yapabilir). Her gün bir saat kitap, dergi, gazete veya makale okumak insanı zaman içinde “bilgi sahibi” yaparken, her gün altı saat ev temizlemek insanı sadece “yorgun ve tükenmiş” hale getirir.
“Şüphesiz o gün size verilen nimetlerden hesaba çekileceksiniz.” (Tekasür 8)
Her Müslüman kadın bu ayetin ışığında kendisine şu soruları sormalı: “Aklım, beden ve ruh sağlığım yerindeyken, bunca nimetin içinde bana verilen imkânları hakkıyla kullanabiliyor muyum? Evimi temiz tutma ve yemek yapma konusunu abartıyor ve bana bahşedilen boş vakti israf mı ediyorum? Dinimi öğrenmek ve yaşamak adına neler yapıyorum? Kur’an’ı tefsiriyle, mealiyle birlikte hiç okudum mu, hadislerden, sünnetten ve İslam âlimlerinin eserlerinden/görüşlerinden haberdar mıyım? Sahi ben bu dünyada neden ve nerede yer alıyorum?
yayın : 24 Mart 10:30

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder